T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
GAZİ EMET’TE MİLLİ MÜCADELE
DR.FAZIL (DOĞAN) BEY DÖNEMİ
Tıp öğrenimi sırasında “Türk Ocakları”nın kuruluşunun temelini oluşturan ekip içerisinde yer alan Dr.Fazıl Bey , daha sonra “Türk Ocakları”nın ikinci kuruluşunda Hamdullah Suphi Bey ile beraber görev almıştır. Köycülük faaliyetleri ile yanıp tutuşan ve Anadolunun en ücra köşelerinde görev yapmayı planlayan diğer arkadaşları gibi Dr. Fazıl da askerlik görevini tamamladıktan sonra Emet’e gelir. Dr. Fazıl Bey’in anıları dikkatli okunduğunda yakın tarihe ışık tutacak ipuçları bulunmaktadır. Bunları maddeler halinde sıralayacak olursak;
1- 93 Rus Harbi, Trablusgarb Savaşı, Balkan Savaşları , 1. Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşı... Yıkılmakta olan bir İmparatorluğun son dönemlerinde yapılan bu savaşlar, erkek nüfusun kırılmasına ve çok kadınlı evliliklere sebep olmuştur. 1. Dünya Savaşı’nın son anlarında Emet’te yaşanan çekirge salgını kıtlığa ve dolayısıyla kolay kazanma amacı güden eşkiyaların türemesine sebep olmuş ve bu bölgede bir çok eşkiya ortaya çıkmıştır. Bunların başında Alagöz, Kabakçı Salih Efe, Topal Sadettin gibi eşkiyalar gelir. Hatta Dr. Fazıl Bey’in Kabakçı’yı yakalamak için yakınlarını Emet’e getirip Zeytinoğlu Hanı’na hapsettiği ama Kabakçı’nın onları kurtarmak için Emet’e gelemediği bir çok rivayette geçmektedir. Dr. Fazıl Bey, eşkiyalardan bazılarını ikna, bazılarını da cebr yoluyla dağdan indirmiş, Emet halkının rahat nefes almasını sağlamış aynı zamanda ileride oluşturacağı “Emet Milli Müfrezesi”nin temelini de oluşturmuştur.
2- “Mondros Ateşkes Mütarekesi”nden sonra İzmir’in işgali kesinleşmiş ve daha İzmir işgal edilmeden İzmir Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştu. Dr. Fazıl Bey, İzmir’in İşgal edildiği gün (15 Mayıs 1919) “Emet Müdafa-i Vatan Cemiyeti”ni kurmuştur ki bu cemiyet İzmir’in işgalinden sonra Ege Bölgesi’nde kurulan ilk cemiyettir. “Kütahya Müdafa-i Hukuk Cemiyeti”nin kurulmasından sonra da “Emet Müdafa-i Hukuk Cemiyeti” olarak ismini değiştirmiş ve Kütahya Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ne bağlanmıştır. Bu hizmetlerinden dolayı Dr. Fazıl Bey Ocak 1926’da TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir.
3-Asırlardır her yıl 17 Aralık’ta Söğüt’te kutlanan “Osmanlının Kuruluş Şenlikleri” Dr. Fazıl Bey’in gayretleri ile Söğüt dışında ilk defa 1919 yılında Emet’te yapılmış ve Yörük boylarının desteği alınarak Emet Milli Müfrezesi daha güçlü hale getirilmiştir.
4- Emet Milli Müfrezesi; Gediz, Alaşehir, Gördes, Demirci gibi yerlerin kurtarılmasında ve Simav isyanının bastırılmasında aktif olarak görev almış daha sonra da Kuvvayı Seyyare’ye bağlanmıştır. Hatta Fazıl Bey’e “Demirci-Gördes Çevresi Kumandanı” ünvanı verilmiştir.
GAZİ EMET’İN İŞGALİ
Gazi Emet 14 Ağustos 1921’de Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Ama Emet’in işgal hikayesi çok ilginçtir. Dr. Fazıl Bey Emet’ten ayrıldıktan sonra “Emet Müdafa-i Hukuk Cemiyeti”nin başına yakın arkadaşı ve Emet’in ileri gelenlerinden Hatipoğlu Mustafa geçmiştir. Yunanlılar sırasıyla Simav, Gediz, Hacıkebir, Kütahya ve Tavşanlı’yı işgal ettikten sonra daha önce defalarca karşılaştıkları Emet Milli Müfrezesinin varlığını bildiklerinden Emet’i işgal etmeyip Emet, Değirmisaz, Yenice ve Dağardı bölgelerinin kontrolünü Kabakçı Salih ve Topal Sadettin’e bırakmışlardır. Tavşanlıdaki Yunan Komutanı Zamanist ile Kabakçı Salih Efe arasında geçen bir tartışma sonrasında Zamanist, Kabakçı’nın öldürülmesi emrini verir. Kabakçı kaçarak daha önce malına mülküne göz koyduğu Emet’te Günlüce ile Eğrigöz beldeleri arasında bulunan Türkmen Tepesi’ne yerleşir. Yunanlılar da bu olay üzerine 20 Şubat 1922’de daha önce işgal etmedikleri Emet’e 40 kişilik bir kuvveti gönderip Hükümet Binasına yerleşirler. Emet’in ileri gelenleri Emet Müftüsü Hafız Osman’ı Yunanlılar’la görüşmek üzere görevlendirirler. Yunanlılar’ın Emet’e zarar vermedikçe Emetliler’in de Yunanlılar’a dokunmayacaklarını söylemesini isterler. Bu olay daha sonraları Hafız Osman’ın Yunan işbirlikçisi olduğu iddiasıyla aleyhine kullanılır. Mart 1929’da Başvekalet Makamı’na sunulan muhakkik raporuyla Osman Efendi aklanır.
Mart 1922’de Garp Cephesi 7. Tümen’den Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp) ve Tğm. Şakir ile birlikte silahlı 10 er gönderilir. Amaçları ileride girişilecek genel bir taarruzda Yunan ordusunun gerilerine saldırmak için gönüllü er toplayıp eğitmektir. Bu durumdan Genelkurmay Başkanlığı Harp Dairesi’nin “Türk İstiklal Harbi” adlı kitabının II. cildinin “Batı Cephesi” adlı 6. kısmı I. kitabında bahsedilmektedir. Yunan komutanı Zamanist ile arası bozulan Kabakçı bu birliğe katılmak istese de Sülye Bala’nın ileri gelenlerinden Molla Ümmet bu isteği “Mimye Köprüsü’nden bu tarafa geçersen seni vururum!” sözleriyle geri çevirmiştir.
DEĞİRMİSAZ OLAYI
Yunanlılar köyden ayrılır ayrılmaz köyün dışında bulunan Emet Çayı’nı geçerler. 20 Nisan’da pusuya yatan Sülye Balalılar tarafından 6 tanesi öldürülür. Avcı kolu halinde köyden çıkmaları sebebiyle hepsi pusuya düşmez. İkisi yaralı halde Eğrigöz tarafından kaçarak Emet’teki birliğe ulaşırlar. Bu olay üzerine Değirmisaz Muhtarı Kadıoğlu İsmail ile birlikte iki azası Yunanlılar tarafından yakalanıp Emet’e getirilir. Akla hayale gelmeyen işkenceler yapılır. İşkence yapılan Değirmisazlılar’ın feryatları Emet sokaklarında çınlamaktadır. Üç gün süren bu eziyetler sonrasında Değirmisazlılar dayanamayıp kendilerinin yapmadıklarını, yapsa yapsa Sülye Balalılar’ın yapmış olabileceğini söylerler. Bunun üzerine Yunan Komutanı, Emet Belediye Reisi Terlemez Hasan’ı çağırıp 40 askeri olduğunu ve onlara 40 tane kadın istediğini, Sülye Bala’yı da yakıp yıkacağını söyler. Terlemez Hasan bu istekleri hemen yerine getiremeyeceğini, bunu alenen yaptığı zaman Emetliler’in kendisini öldüreceğini, ertesi güne kadar müsaade edilirse bir eğlence tertip edip diğer isteklerinin de temin edileceğini söyler. Amacı zaman kazanmaktır. Yunan Komutanı bunu kabul eder. Emet Müdafa-i Vatan Cemiyeti Reisi Hatipoğlu Mustafa Sülye’ye haber uçurur. Belediye Reisi Terlemez Hasan, katır yüküyle gazyağı tenekeleri temin eder. Artık tahammül edilecek hal kalmamıştır ve plan hazırdır.
EMET HÜKÜMET KONAĞININ YAKILMASI
Toparlayacak olursak Emet Hükümet Konağı baskınının üç ana sebebi vardır:
1- Değirmisaz muhtarı Kadıoğlu İsmail ve iki azasının feryatları ve onlara yapılan işkencelerin dayanılmaz boyutlara ulaşması.
2- Yunan komutanının Emetliler’in ve Sülyeliler’in namusuna göz koyması.
3- Değirmisaz baskınını Sülyeliler’in yaptığının anlaşılmasından sonra Sülye Bala’nın Yunanlılar tarafından yakılacak olması.
CEVİZDERE DESTANI
Poyrazların Hüseyin ve Porsuk Ahmet gibi gençler halkı galeyana getirip karşı durmak kararındadırlar. Zaten kaçmaya ve bütün köyleri boşaltmaya da pek vakit yoktur. 26 Nisan gecesi Cevizderesi’nin bulunduğu yerde yine Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp), Tğm. Şakir, 7. Tümen’den gelen erler, Eğrigözlü seymenler, Sülye Balalı ve Emetli efeler toplam 50 - 60 kişi mevzilenirler. Silah sesi gelmeden kesinlikle ateşe başlanmayacaktır. Dar bir vadide bulunan bu bölge pusu için en uygun yerdir. 27 Nisan günü öğle vaktine doğru (bazı kaynaklara göre 200, bazılarına göre ise 350 kişilik) Yunan taburu Cevizderesi’ne girer. Pusunun baş tarafında Sülyeliler, ortasında Eğrigözlüler ve 7. Tümen’den gelen subaylar ile erler, sonunda ise Emetliler bulunmaktadır. Yunanlılar sayıca çok olduğu için tamamı pusunun içine girmez. Dolayısıyla pusunun baş tarafında bulunanlar pusu gerçekleşmeyecek diye yavaş yavaş açılmaya başlarlar. Ama o anda bir mucize olur. Yunan komutanı derenin aktığı yere geldiğinde atından iner ve atını sulamaya başlar. Pusunun sonunda bulunan Porsuk Ahmet uyuyup kaldığı siperinden atların ayak sesleriyle uyanır ve Yunanlılar’ı büyük bir dikkatle izlemeye başlar. Yunan komutanı tekrar atına bindiğinde herhalde askerlerine üçerli sıraya geçmelerini söylemiş olmalı ki sayıca fazla olan Yunanlılar’ın tamamı pusu kurulan bölgenin içine girmeye başlarlar. Tabi bu sırada pusunun baş tarafı yavaş yavaş açılmış haldedir. Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp) açılan bu pusuyu gördüğü, belki de Yunanlılar’ın tamamının pusunun içine girmesini beklediği için ilk atışı bir türlü yapmamıştır. Yunan Komutanı, Porsuk Ahmet’in siperine yaklaştıkça yaklaşmış ama bir türlü ilk atış gerçekleşmemiştir. Gelin bundan sonrasını Porsuk Ahmet’in ifadesi ile dinliyelim;
“Benim sipere yattığım yer hemen yolun altında, kayaların arasında bir yerdi. Karşımdan gelen Yunanlılar’ın beni görmelerine imkan yoktu. Ancak benim yanımdan geçerlerken bir tanesi başını sola çevirse beni görecek ve öldüreceklerdi. O anda kafamdan birçok şey geçti. “Nasıl olsa beni görecek ve öldürecekler. En iyisi ölmeden öldürebildiğim kadar Yunanlı öldürüp ondan sonra öleyim.” diyerek ani bir kararla başlarındaki komutana nişan aldım ve ateş ettim. Kurşun komutanın atının başına isabet etmişti. Atın vurulması sonucu yere düşen komutan atından silahını almaya yeltenirken ikinci atışı yaptım ve komutanı vurdum. Ondan sonra mermiler havada uçuşmaya başladı. Benim silahımın patlamasıyla diğer arkadaşlarım da ateşe başladılar. Ortalık anacı babacı günü olmuştu. 85 tane mermim vardı. Bir tanesini bile boşa atmadım. Mermim bir tane kalınca vurduğum Yunan komutanının silahını gözüme kestirdim. Onu almaya giderken bir Yunanlı beni fark etmiş olmalı ki onun silahını bana doğrulttuğunu fark ettim ve kalçamdan vuruldum. Döndüğüm gibi son mermimle beni vuran Yunanlı’ya ateş ettim ve onu vurdum. Böylelikle Cevizderesi’ndeki görevimi tamamlamış oldum.”
Porsuk Ahmet’in ilk atışından sonra başlayan mermi tufanı akşama kadar hiç susmamış, pusunun baş tarafı da açılan ilk atıştan sonra tekrar kapanmış ve Yunanlılar’ın tamamı pusu içinde kalmış, hatta kurmaya bile fırsat bulamadıkları mitralyöz de Emetliler’in eline geçmişti. Yunanlılar’dan 25 kadarı bugün “Şekerlerin Damları” diye bilinen yerde bulunan taşlarla örülü bir samanlığa sığınmışlar, taşların arasından açtıkları ateşle kahramanlarımızın yanlarına sokulmalarını engellemişlerdi. Havanın kararması üzerine kahramanlarımız Cevizdere’den ayrılırlar. Samanlığa sığınan Yunanlılar ise Tavşanlı ve Kütahya’ya ulaşmak için değişik köyleri ve yolları deneseler de yol iz bilmedikleri için onlar da rast geldikleri köylüler tarafından öldürülmüş Kütahya’ya ancak iki tanesi ulaşabilmişti. Bunlardan 3 tanesi Kayı köyünde, 2 tanesi Bahatlar köyünde öldürülmüşlerdir. Batıda hiçbir bölgede bu tarihe kadar Yunanlılar’a ağır bir darbe vurulmamıştı. Değirmisaz olaylarında 6, Emet Hükümet baskınında 40 ve Cevizdere’de 200 civarında olmak üzere en az 250 civarında Yunanlı öldürülmüş ve bu olay bir hafta kadar kısa bir sürede cereyan etmiştir.
CEVİZDERE ŞEHİTLERİ
1- Ahmet oğlu İbrahim 2- Yeşillerin İbrahim 3- Poyrazların Hüseyin
4- Şabanların Hasan 5- Topcuların Hüseyin 6- Salihlerin Ahmet
7- Malakların Ömer
CEVİZDERE MUHARİP VE GAZİLERİ
EMET’İN VE KÖYLERİNİN YAKILMASI
Cevizderesi’ni haber alan Yunanlılar iki alay Kütahya’dan, uçak takviyeli iki alay da İzmir’den olmak üzere toplam dört alaylık birliği Emet üzerine gönderir. Emet için acı ve hüzün dolu günler daha da artarak devam etmektedir. Mayıs başında Emet bölgesine gelen dört alay Yunan birliği 24 Mayıs’a kadar Emet’le beraber 14 köyünü taş üstünde taş kalmayacak şekilde yakmışlardır. Cevzideresi’ne katılanları isim isim tespit etmişler, başta Belediye Reisi Terlemez Hasan, Emet Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Hatipoğlu Mustafa olmak üzere tüm Cevizderesi muhariplerini teker teker aramaya başlamışlardır. Özellikle yakılan köyler Cevizderesi muharebesine katılanların köyleridir. Gittikleri her köyde çoluk çocuk, hamile yaşlı, kadın erkek ayırt etmeden önlerine geleni hunharca şehit etmişlerdir. Bu işgal Ramazan ayına rastlamış hatta Emet’in girişinde bulunan şehitliktekiler Ramazan Bayramı günü şehit edilmişlerdir. Cevizderesi’nde ele geçirilen mitralyöz de Yunanlılar tarafından Umutlu köyünde bulunmuş ve geri alınmıştır. Yaralı olan Porsuk Ahmet ve Belediye Reisi Terlemez Hasan ile birlikte 18 kişi Umutlu köyünden, 25 kişi Köprücek köyünden, Sülye, Eğrigöz, Küreci ve diğer köylerimizden daha birçok kişi esir alınmış, bir kısmı Simav’da hapsedilmiş, bir kısmı da Manisa’da Divan-ı Harbte yargılanarak Korfo Adası’na ve Atina’ya esir olarak götürülmüşlerdir. Bu olaylardan İbrahim Ethem AKINCI’nın Türk Tarih Kurumu tarafından basılan “Demirci Akıncıları” kitabının 239. ve 240. sayfalarında “Emet Vekayi ve Fecayii” başlığı altında bahsedilmektedir. Yine Yunanlılar’ın 24 Mayıs 1922’de Emet ve havalisini harabeye çevirdikten sonra Emet’i terk ettikleri aynı eserin 250. sayfasında belirtilmektedir.
Bu dönemde şehit edilen Ecdadımızdan isimleri ve mezarları tesbit edilebilenlerin isim listesi aşagıdadır.
Mülazım Ahmet Efendi Eşi Ayşe Hanım Haflemdimin Halil Ağa
Zaimzade Tapucu Mehmet Efendi Şirin Hüseyin Efe Uzunbekir oğlu İsmail
Ebiro Hafız Mehmet Efendi Yiğit Murat Bayramların İbrahim (KOÇ)
Bayramların Fatma (KOÇ) Bayramların Ramazan (KOÇ) Karacaların İbrahim
Kadıların Keziban Keziban Oğlu Mustafa Keziban Oğlu Şerif
Sinanların İsmail Umarların İsmail Ali-Ayşe Kızı Hatice
Kendim İbrahim Develo Ömer Kocakafa Ali
Dolavcıların Alme Dolavcıların İsmail Dolavcıların İsmail'in Eşi
Dolavcıların İsmail'in Damadı Hatıpların Hüseyin Efendi Mazo
Ayanların Deli Osman Annesi Hatice Özekmekçilerin Hafız Mehmet
SONUÇ
Bazı kesimlerin Emet olayının “Milli Mücadele”ye zararı olduğunu söylemeleri bir talihsizliktir. Tam tersine Emet’in bu kahramanlık destanı Yunanlılar’ın savunma hattını zayıflatmış ve dört alay Yunanlı’yı üzerine çekerek Kuva-yı Milliye’nin birçok yerde rahatlamasını ve ilerlemesini sağlamıştır. Ayrıca bazı çevrelerce de Emet’in bu konuda aceleci davrandığı iddia edilmektedir. Oysa 7. tümenden gelen Yüzbaşı Reşit’in (Ahmet Ragıp) “Büyük Taarruz”un nisan ve mayıs aylarında yapılacağını söylemesine rağmen bu taarruz hazırlıkların yetiştirilememesi sebebiyle birkaç sefer ertelenmiştir. Dr. Fazıl Bey’in dediği gibi “Yunanlılar Sakarya’ya kadar ilerlediği zaman geri kasaba ve bucakları da birer küçük birlikle işgal etmişlerdi. Bu arada Emet’e bir bölük gönderip Hükümet Konağı’na yerleştiler. Lakin Türk milletinin içinde yüzyıllar boyu yerleşmiş olan özgürlük duygusunu taşıyan bütün Emet köylüleri bir akşam birleşerek Hükümet Konağı’nı çevirip Yunanlılar’a teslim olmalarını emrettiler. 300 -
Kaçan Yunan eri Kütahya’ya gidip durumu anlatınca, Yunanlılar Kütahya’dan hemen bir alayı Tavşanlı yolundan Emet’e sürdüler. Bu alay Emet’ten iki saatlik yolda Cevizli dereye gelince Emetliler’in kurduğu pusuya düştü. Kadın erkek ve çocuklarda dâhil bütün Emet köylüleri ateşli bir intikam duygusu ile tam baskın yaparak bu alayı da yok ettiler.
İçlerinden kaçmayı başaran bir iki kişi Kütahya’daki Yunan Kumandanlığı’na durumu bildirince bu sefer Yunanlılar cepheden büyük bir kuvvet ayırarak Emet’e yolladılar. Bu kuvvetin karşısında köylüler dağlara çekildi. Yunanlılar da Emet ve yöresindeki köyleri tamamen yaktılar. Fakat dağlarda kovuklarda gizlenen bu mücahitler yine boş durmadılar ve perakende dolaşan Yunanlılar’ı tek tek kapanlarına düşürdüler. Sonunda Emetliler’le başa çıkamayacağını anlayan Yunanlılar buradan bütün kuvvetlerini çekti ve Türk milletinin bu kutsal mabedinde tek bir Yunan eri kalmadı. Bütün ev ve barklarının yanmasına aldırmadan “ Toprağımızda tek bir Yunanlı bırakmadık. “ diye candan sevinen Emetliler’in bu büyük kahramanlığını işgal altındaki başka yerler de gösterseydi düşmanın birçok kaleleri alarak Anadolu içlerine girmesi bir hayal olurdu.”